In:

Oh La La

anna & serge. öylesine güzel, öylesine yakışıklı.

Denis Lavant ile Neşelenelim



Evet neşelenelim, ben ağlayınca bu adam gelsin. Mauvais Sang filminde, Juliette Binoche'e yaptığı gibi şirinlikler yapsın bana, böyle güzel güzel gülsün. Gebersem bile kederken sırf onun güzel yüzü hatrına gülerim. Kendisinin hastasıyız, özellikle Batı'nın Doğuş'u şeklinde arz-ı endam ettiği Rabbit in Your Headlights adlı mükemmel parçanın klibinde hayranlığımız katlanmıştı. Değişik bir adam, çok mu sert, yoksa çok mu kırılgan belli değil, vücudunu çok iyi kullandığı için şekilden şekile girip, insanın kafasında böyle anlık karışıklıklar yaratabiliyor. Naif ve arıza adamlar klasmanımda ilk sıralarda bu adam. Denis çok tatlısın, sağol günümü neşeli kıldığın için.


Müthiş de dans ediyor kendisi (yüzünü çıkaramıyorum, o mu değil mi, ama yutuptakilerin bir bildiği vardır, hiç değilse çok güzel bir dans gösterisi izlemiş ve parça dinlemiş oldum.) Çalan parçanın da adını bilsem keşke. Ona da methiye düzerdim:






In: , , ,

Riverside - 02 Panic Room

Used to be my Panic Room
The other side of me
Where I slept and woke by turns
And nothing seemed real

I was feeding on your life
Peering through the hole
And it scared me out
Someday
You would knock on my door

Sweet shelter of mine
I’m freezing without
Sweet shelter of mine
I’m dying without

Cover up my twisted thoughts
Shattered all around
Muffled sounds
Recurring dreams
Melatonin smile

Used to be my 302
The other side of light
Trap of my own
That helped me deal
With what I lost inside

Sweet shelter of mine
I’m freezing without
Sweet shelter of mine
I’m dying without
Sweet shelter of mine

I’ve tried to make self-portraits before
But they always turn out so contrived
I’ve spent too much time
Correcting light and shade
Hiding wrinkles
Blurring scars

I’ve tried to make self-portraits before
Through my eyes
Just see myself

Now I know
I’m not in denial
That I need someone else
To see me


Ben Benim Blogda Yazabilme İhtimalimi Sevdim


Sanki çok önemli şeyler, sırlar aktarıcam da... böyle bir müşkülpesentlikler, bir aman havaya gireyim de yazayımlar filan...Blog html kodu değiştirme rekoru bende. Bence bununla övünebilirim. Bunun da ödülü varsa hemen bana versinler. Tabii ki yazmak istiyorsan bunlar teferruat, döktürecek olan acımaz, mahveder blogu.
Biraz sonra çok berbat bir klişe sahne olacak burada:


Sevgili Berduş, (kendisi benim minübüsüm olur) Sen bu satırları okurken mutlu ol bence, çünkü okuyabildiğine göre yazmış bulunmaktayım. Bu da bir şey, başladın mı gerisi gelir. Sen ki Bit Pazarı'nın Abdurrahman Çelebisisin, senin hikayen tabii ki anlatılır bir gün.

Ne varsa eskilerde var. Yalan mı? Döndüre döndüre yayınlıyorlar Geleceğe Dönüş serilerini Tv'de. Tekrar tekrar izlemiyor muyuz? Evet. Neden? Çünkü hem film eski, hem de bize eski zamanlara gitme yolunu gösteriyor (Geleceğe bile dönüyoruz. düşün yani. Her şey eski. Mükemmel) Lostieleri bile geçmişte tıkılı bıraktılar. Tesadüf mü bunlar? Hayır. O yüzden nerede antika konu var, onu bulup, getirebilirim önüne.

Bana bir hal gelmezse, sana bir şeyler anlatmak niyetindeyim. Nasılsa bir yere kıpırdayacağın yok o motorla. Artık beni okur durursun.

öpüyorum. k.i.b. pls. tşk. rep